Gaziantep’teki kanlı eylemden birkaç saat sonra haber kanallarında yaptığım ilk değerlendirmede, PKK ve Suriye istihbarat örgütü El Muhaberat’ın ortak eylemi olabileceğini ifade etmiştim.
Hala aynı kanaati taşıyorum.
Bizi böyle bir sonuca ulaştıran birden fazla sebep var. Bir kısmını operasyonun selameti bakımından şu aşamada kamuoyuyla paylaşmamız doğru olmaz. Şu kadarını söyleyeyim; olayla ilgili istihbarat ve operasyon bilgilerine ek olarak, iki örgütün özellikle son 3 ayda Gaziantep ve Hatay bölgesindeki faaliyetleri harmanlandığında eylemde PKK ve El Muhaberat’ın işbirliğini çok rahat görüyorsunuz.
Aslında, bu ittifakın kurulmasında anormal, sürpriz bir durum yok. Türkiye düşmanlığında saf tutmuşlar. Çünkü bölgede birden fazla hesabın iç içe girdiği küresel derin bir çatışma ortamı var.
Hep söyler, yazarım; önemli olan, sizin planınız nedir, ona bakmak gerekir. Türkiye, insanlık dramının yaşandığı Suriye’de kardeş kavgasını sonlandıracak ve yangını söndürecek huzur ortamının tesisini istiyor.
Ne var ki, Türkiye, sadece dış düşmanlarla değil içeride de büyük bir haysiyet mücadelesi veriyor. Suriye krizi üzerinden Türkiye’de de rejim veya iktidarı değiştirmek isteyenler bu ihanetin içindeler.
O derin fay, hala aktiftir.
İstihbarat zaafı yok
Fırsat bulur 23 Temmuz 2012 tarihli yazımı yeniden okuyup son olayla birlikte değerlendirmeye tabi tutabilirsek, meseleyi daha iyi kavrayabiliriz.
Ayrıca; takıntılı kimi yazarların bu tür her vakadan sonra “istihbarat zaafı var” diyerek başvurduğu kolaycılıktan ve iktidar düşmanlığına dayalı içi boş analizlerinden ruh sağlımızı kurtarmış oluruz.
Bakın, o yazıda ne diyorum: “Doğrudur, Suriye’de tırmanan olaylardan sonra Hatay ve Gaziantep sınırından terörist geçişinde patlama var. Amanoslar terörist kaynıyor. Ne var ki, terörün yoğun olduğu Hakkari’den Şanlıurfa’ya kadar sınır boyunca alınan güvenlik önlemlerinin, PKK’nın yeni üs olarak seçtiği bu bölgede etkin şekilde alınmadığı anlaşılıyor.”
Sorun istihbarat eksikliği değil, güvenlik...
PKK’lılar eylemi gerçekleştiriyor, güvenlik birimleri 2 saat sonra haberdar oluyor ancak olay yerine intikal 14 saati buluyorsa, yani tamamlanmış bir eyleme müdahale için bile 14 saat bekleniyorsa, demek ki burada başka bir sorun var.
İşte sorunun bu kaynağına ulaşılabilirse, Gaziantep Karşıyaka’daki kanlı eylemin de kodları çözülebilir. Ama bazı aklı evvellerin bir hafta önce görev yeri değişen istihbarat müdürü üzerinden meseleyi okumaya çalışması, art niyetlidir.
O müdürün zamanında üç defa ölüm tehlikesi atlattım. Hayati tehlikem var diye geçen mayıs ayında İçişleri Bakanlığı’na yazılı başvuruda bulundum. Yine Mayıs ayında Kayseri Pınarbaşı polis karakoluna yönelik canlı bomba eyleminin planlaması ve bomba temini Gaziantep’ten başlamıştı.
Eğer ölçü buysa, demek ki, çok da başarılı değilmiş.
Sorun çok derin
Ama size daha can alıcı bir örnek vereceğim. Aslında bu konuya girmeyecektim, fakat sapla samanı karıştırmak ve olayı başka yönlere çekmek isteyenleri herkesin tanımasını istiyorum.
Karşıyaka’daki saldırının gerçekleştiği gün, malum bayramın ikinci günüydü. AK Parti il binasında saat 11.00’de başlayan bayramlaşmadan sonra il başkanının odasında tüm vekil, belediye başkanı ve bazı il yöneticilerinin katıldığı bir toplantı yapıldı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de vardı.
23 Temmuz 2012 tarihli yazımda aktardığım gibi, Suriye’den Hatay ve Gaziantep’e hem PKK hem Suriyeli ajanların geçişinde yoğunluk yaşandığını aktardım. İlave olarak şu yeni bilgiyi paylaştım: “Terör, teröristler İslahiye ve Nurdağı gibi kırsal kesimle sınırlı kalmadı, Hatay’dan Gaziantep Başpınar’a kadar geldi. Şehir merkezinde birçok eve cephanelik gibi bombalarla yığınak yapıldı. Allah korusun, bugün yarın şehir merkezinde büyük patlamalar olabilir. Bu tehdidi idrak edecek Gaziantep’te yeni bir idari yapılanmaya ihtiyaç var.”
Toplantıya katılan tüm arkadaşlarımız ciddiyetle konunun üzerinde durulması gerektiğini dile getirdiler. Bu konuşma, takriben 13.00 sularında oldu. Bombalı saldırı, 19.38’de gerçekleştirildi.
Bizim yerel unsurlardan elde ettiğimiz, emniyet ve diğer istihbarat birimlerinin de arşivinde bulunan bu istihbarat bilgileri, operasyon aşamasında Gaziantep’teki bürokrasi çarkında öğütülüyorsa, baştakini tekrar edelim, demek ki sorun istihbarat zaafı değilmiş.
Sorun daha büyük ve çok derin. Reçeteyi doğru yazabilmek için teşhisin düzgün yapılması gerekir.
Peki teröristlerin hiç mi suçu yok?
Bebek, çocuk, kadın demeden sokak ortasında masum insanları katledene ne denir, onlar insanlıktan nasibini almamış yaratıklardır. Onlara “iyi çocuk” diyenler ve arka çıkanlar utansın.
Şamil TAYYAR-Star
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder