PKK yaptıysa Kürtlerin özgürlük davası zarar görür
Kışanak: BDP olarak böyle bir olayı
kabullenmemiz söz konusu değildir. Bu konuda kafamız çok net ve açıktır.
Tabii ki dönüp de BDP’ye
bakacağız: Antep’in merkezindeki katliamdan sonra ne diyor? “İki taraf da
parmağını tetikten çeksin. Devlet operasyonlara son versin, PKK da eylemlerine”
şeklinde özetlenebilecek söylemlerinin yersiz sayılabileceği bir durumla karşı
karşıyayız çünkü. Yeni bir tavır, yeni bir hal var mı acaba?
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak’la bu nedenle konuştum. Hem BDP’nin ne dediğini kendi kulaklarımla duymak hem de kendisinin de içinde bulunduğu konvoyun Şemdinli’de PKK’lılarla karşılaşması sonucunda yapılan eleştirileri değerlendirmek için.
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak’la bu nedenle konuştum. Hem BDP’nin ne dediğini kendi kulaklarımla duymak hem de kendisinin de içinde bulunduğu konvoyun Şemdinli’de PKK’lılarla karşılaşması sonucunda yapılan eleştirileri değerlendirmek için.
Kışanak, Antep’teki katliamla ilgili şöyle dedi: “Eğer bu eylemi PKK’lı biri yapmışsa Kürtlerin özgürlük davası zarar görür. Sivilleri hedef alan bir stratejiyi PKK’nın benimseyeceğini zannetmiyorum. Bizim de BDP olarak böyle bir olayı kabullenmemiz söz konusu değildir. Bu konuda kafamız çok net ve açıktır.”
BDP’nin, son yıllarda bunun gibi sivillerin hedef alındığı eylemler (Etiler, Taksim, Ankara Kumrular) karşısında büyük sıkıntı içerisinde kaldığını hepimiz biliyoruz. Hepsinde önce ‘ihtimal vermediler’, sonra kınadılar. Fakat artık PKK’nın savaşı bir kör dövüşüne dönüştürdüğü bu günlerde daha sert bir tepkiye ihtiyaç var. O nedenle Kışanak’ın dilinden PKK’ya yönelik temel bir eleştiri gelmesini önemsiyorum. Temel çünkü PKK eğer Kürtlerin özgürlük davasına zarar veriyorsa niye var? Bunu herkes söyleyebilir ama BDP Eşbaşkanı’nın tartışmaya açması kadar kıymetli olmaz.
***
Yalnız Kışanak’ın, “Habur’dan sonra, Oslo’dan sonra bu kanlı günlere nasıl geldik” diye kendisini yiyip bitirenleri aydınlatacak sözlerini de aktarmalıyım: “Sorunun iki boyutu var. Biri Kürtlerin haklarının verilmesi, diğeri de PKK’nin silahlara nasıl veda edeceği. Özal zamanından beri bu kaçamak biçimde konuşulur. Asıl problem ise bu iki unsurun eşzamanlı yürütülmemesidir. Örneğin bugün AK Parti’ye sorsanız, ben Kürtlere gıdım gıdım da olsa haklarını veriyorum. Beklesinler, önce PKK silah bıraksın, der. Halbuki PKK siyasi bir öğedir aynı zamanda. Onu çözüm sürecinin dışına itmeye çalışmak Türkiye’nin 20 yıldır yaptığı bir hata. Dünyadaki tüm sorun çözme yöntemleri bu şekilde işler. Sorunun tarafını, çözümün tarafı haline getirirsiniz.”
Tabii ki dönüp de soracağız:
PKK’nın artık sivilleri ve şehir merkezlerini hedef alan ‘her yol mubah stratejisi’ çözümün tarafına geçecek bir ‘siyasi öğe’ görüntüsü veriyor mu?
Kışanak bu sorumu sorunlu buldu: “Şehirlere gelmesin, bizim gözümüz görmesin. Dağda askerle gerilla savaşıp dursun gibi bir fikirdir bu. Ki benim yüreğime ağır geliyor. Son iki aydaki ölümlerin bilançosunu kimse tutamıyor. Savaşa, dağ-şehir ayırt etmeden karşı çıkmalıyız. Bir çözüm alanı oluşsun ve PKK bunu kabul etmesin, o zaman ona da karşı çıkılır.”
***
Geçen hafta BDP’lilerin konvoyunun Şemdinli’de PKK’lılarla karşılaşması ve görüşmenin basına yansıması gibi bir meselemiz daha vardı. Olayın gelişimini Kışanak şöyle anlatıyor: “Biz gizli bir yere gitmedik. Türkiye’nin bir ilçesine doğru hareket halindeydik. O karşılaşma da birkaç dakika değil, 1 saate yakın sürdü. Zaten bizden 1 gün önce de PKK 8 saat o bölgedeymiş. Köylere inmiş, propaganda yapmış. Herhalde asker de polis de PKK’nın orada olduğunu bizden daha iyi biliyordu ki olay yeri en yakın kontrol noktasına 15 dakika kadar bir mesafedeydi. Biz konuştuğumuz kişilerin tam olarak kim olduğunu, daha önce neler yaptığını bilemeyiz. Fakat şunu bilin ki hepimizin bir akrabası, yakını, komşusu, hısmı gerilla kıyafeti giymiş, dağa çıkmıştır. O tablo Kürt sorunu açısından bu çarpıcı gerçeği ortaya çıkarıyordu. Bunu bahane edip BDP’ye hukuki yaptırım teşebbüsünde bulunacaklar olursa bir şey diyemem. Zaten isteyen için bahane boldur. Şemdinli’deki karşılaşmanın hukuki manada fazladan bir kolaylık sağlayacağını zannetmiyorum.” Umarım haklıdır çünkü bana göre siyaset kapısının tamamen duvar haline gelmesi yakın ve korkunç bir ihtimal olarak duruyor.
Radikal- Ezgi Başaran
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder