28 Ağustos 2012 Salı

Deniz Ülke Arıboğan- Neymiş bu sıfır sorun?


Neymiş bu sıfır sorun?

Başımıza gelen her kötü şeyin bir sorumlusu bir lanetlisi olacak ya, şimdilerde de 'sıfır sorun politikasına' takmış durumdayız. Arap Baharı'nın da sorumlusu o, Suriye krizinin de, bölgesel mezhep çatışmasının da, hatta belki küresel ekonomik krizin de. İnsan neymiş bu 'sıfır sorunun gücü' demekten kendini alamıyor. Nelere kadirmiş, nelere bedelmiş? Tarihin derinliklerinden bugüne kadar kurulmuş ne kadar yapı varsa, anlaşıldığı kadarıyla Türkiye'nin yeni dış politikasının vizyonuyla hepsi çözülmüş gitmiş.
Aslında bu da bir terakki sayılır. Eskiden her şeyi ABD ya da İsrail yapardı hem çevremizde hem de içimizde. Kötülüklerin sorumluları belliydi. Şimdi ne olduysa Arap Baharı'nı da biz tetikliyoruz; Suriye'yi de biz bölüyoruz; El Kaide'yi de biz kullanıyoruz; bölgenin silahlanmasını da biz sağlıyoruz vs. Ya aşırı ego şişmesine paralel bir narsizme tutulduk ya da hakikaten aniden tarif edilemez bir güce kavuştuk. Bu öyle bir güç ki, kimileri 'bütün dünyayı biz yönetiyoruz; her şey bize bağlı' derken, kimisi de 'bütün dünyayı biz batırıyoruz, her şey bizden kaynaklı' düşüncesinde. Bir sakin olalım ve neden bahsediyoruz onu bulalım.

1- Ortadoğu'daki kaynama dünya siyasetinin merkezinde gibi görünse de, esasen bütün dünyada büyük bir değişim süreci yaşanıyor. Eksenler kayıyor, merkez dünya eski ağırlığını kaybediyor. Kadim ittifaklar anlamsızlaşıyor, büyük rekabetlerin içine derin işbirlikleri yerleşiyor. Ekonomik sistemler çöküyor, yeni ve teoride daha önce görülmemiş modellerin başarısı diğerlerine örnek oluyor. Çin dünyanın ağırlık merkezine öyle bir bastırıyor ki, bütün stratejik hesaplamalar yeni bir boyut kazanıyor. Ortadoğu'daki kaynama da bir ucuyla Çin ve İran'ın dünyanın en büyük enerji havzasına doğru hareketlenmesinden kaynaklanıyor. ABD ve Batı ekseni bu bölgeyi hızla küresel kapitalist sisteme eklemleme ve demokratikleşme/liberalleştirme rüzgarları yoluyla bu coğrafyanın rotasını Batı'ya doğru çekmenin derdinde. Arap Baharı diye üretilen ve Batı dünyası tarafından ilk başlarda bolca alkışlanan değişim rüzgarlarının mantığı bu. Çin ise İran'ın simgelediği anti Batı modeli kendi ekonomisinin gücüyle besleme ve Ortadoğu ile Afrika'yı İran üzerinden Çin Hinterlandına bağlama arayışında. Rusya'ya gelince o, 3. güç olarak dengeyi muhafaza eden, bir gün ABD diğer gün Çin ile flört eden bir görüntüde. Herkes payına düşeni alırken, onlar da paylaşılamayan alanları kontrol etmenin peşindeler. Nitekim Suriye muhtemelen bu konumdaki bir ülke olacak. Türkiye de bir başka dengeleyici. Batı ittifakının bir parçası olmakla birlikte tüm bu merkezlerle geçinmenin ama bir yandan da rekabetin merkezindeki ateş çemberinin içinde yer almanın bedelini ödüyor.
2-Türkiye'nin diğer bir açmazı komşularındaki sorunlarla ilgili. Bu kadar sorunlu komşularla sıfır sorun politikası yürütmek imkansız. Hem Batı ittifakının içinde yer alıp hem İran ile sorunsuz yaşamak; hem Barzani ile iyi ilişki kurup hem Maliki ile geçinmek; hem Esad ile dost kalıp hem Esad sonrasını kurtarmak; hem Ermenistan'la sorunları çözüp hem Azerbaycan ile kardeş kalmak; hem Kıbrıs'ın yeni oluşan enerji kimliği içerisinde adaya hakim olup hem de Yunanistan'la iyi ilişkiler kurmak imkansız. Kısaca zor dostum zor! Teorideki rahatlık, giderek büyüyen sorunlu bir alanda pratikteki olanaksızlıklara dönüşmüş durumda. Kaos bitene kadar da durum böyle seyredecek gibi. Problem sıfır sorunda değil, sıfır sorun iyi bir yaklaşım; lakin çevresi kötü(!)
3- Sıfır sorunun anlamı kavgasız gürültüsüz bir ortamda ekonomik, kültürel ilişkiler yoluyla olumlu siyasi bağlantılar oluşturmak ve bir barış havzasına ön ayak olmak. Yoksa kavgaların dibine kadar müdahil olmak değil. Suriye'deki geçiş sürecini hızlandırma meselesinde eli silahlı insanlarla ilişki içerisine girmek sıfır sorunun ruhuna uygun bir yaklaşım değil. Esad'a karşı olmak ve mağdur olanlara insani yardım yapmak başka, militanlara el vermek başka. Türkiye savaşlara değil, barışlara liderlik ya da aracılık yaptığı ölçüde gerçek gücünü gösterebilir. Sıfır sorunun mantığı da kanımca budur. Eğer bir hata varsa, sebebini sıfır sorun politikasından sapmada aramak gerekir.

 Akşam-Deniz Ülke Arıboğan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder