18 Ağustos 2012 Cumartesi

Taha Akyol-Osmanlı kültür mirası

Osmanlı kültür mirası



ERTUĞRUL Osman Efendi’nin toprağa verildiği gün, Topkapı Sarayı avlusunda, dedesi Abdülhamid’in tuğrasını taşıyan yüzyıllık bir bina restoran olarak hizmete açıldı.
Osmanlı arması altında, Osmanlı binası içinde, adını da Osmanlı’dan alan modern bir restoran: Feriye... 
Osmanlı mirası ve modernleşme...
Uzun süre bize zıt kavramlar gibi belletildi; Osmanlı gerilik ve karanlık demekti.
Bir tek Cumhuriyet aydınlıktı bir de bilmem kaç bin yıl önce, taş ve tunç devirlerinde tasavvur ettiğimiz ‘büyük Türk medeniyeti’!
Bu coşkuyla, tarihçi Heath Lowry’nin esefle belirttiği gibi, birçok güzelim anıtsal binanın şafağındaki tuğralar, hat sanatıyla yazılmış yazılar çekiçle tahrip edilerek silindi!
Kültürsüzlüğü, yüzeyselliği, gelip geçici heyecanları ilericilik zannetmiştik.

Bize emanet
Artık öyle değil, aksine ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Topkapı avlusunda Feriye Restoran olarak açılan “Dış Karakol Binası”nda da Sultan Abdülhamid’in tuğralı kitabesi yerinde duruyor, restorasyon sırasında özenle korunmuş.
Açılış töreninde 
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay nefis bir konuşma yaptı. “Bu tuğraların altında ve üstünde ne varsa bizimdir, insanlığın bize emanetidir” dedi. 
‘Tarih bilinci’ dediğimiz yüksek düşüncenin bu şekilde özetlenmesini çok beğendim.
Urartular, Hititler dahil, bütün Anadolu medeniyetleri ve elbette 
Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin “bizim” olduğunu belirten Günay, tabii özellikle Osmanlı eserlerini vurguladı.
“Sûr-u Sultani” denilen geniş Topkapı arazisindeki çöplükler, gecekondular, uyduruk beton yapılar, molozlar temizlenerek tarihi dokunun ortaya çıkarıldığını anlattı.
Bunların içinde Aya İrini çevresindeki temizlik çalışmaları sırasında fark edilen 
Bizans kalıntısı Samson hastanesi gibi eserler de var elbette.
Artık tarihin, kültür mirasının değerini anlamaya başladık; modernleşmenin kendisinin de ‘tarihi’ bir süreç olduğunu hissediyoruz.


Osmanlı medeniyeti
Şehzade Ertuğrul Osman Efendi, hanedanla birlikte vatandaşlıktan atılıp sınırdışı edildiğinde,
Viyana’da okuyan 12 yaşında bir şehzade idi!
Padişah adayı bir şehzadeyi Viyana’da eğitime gönderen Osmanlı ile Cumhuriyet’e temel olan müesseseleri kuran Osmanlı aynıdır: Askeri kurumların yanında, modern eğitim kurumları, hukuk,
Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, parlamento, müze, güzel sanatlar, resmi dilin Türkçe olması...
Biliyorum, Sayın 
Oktay Ekşi gibi, Fatih, Yavuz, Kanuni dışında Osmanlı’da gurur duyulacak ne var diye düşünenler az değil! Halil İnalcık hocamızın yayımladığı bin sayfalık “Osmanlı Uygarlığı” adlı dev esere bir baksalar iyi olacak.
Roma ve Bizans niye dünyayı fethettiyse, Osmanlı da öyledir!
Petro ve II. Joseph kendi dönemlerinde modern idiler de II. Mahmut, Abdülmecid, Abdülhamid modern değil miydi?!
Merhum Ertuğrul Osman’a kim modern değildi diyebilir?
Üstelik, 70 yıllık yasaktan sonra “Türk doğdum Türk öleceğim” diyerek 
Türkiye’ye geldi, Türk vatandaşı olarak bu topraklarda dedeleri II. Mahmut’la Abdülhamid’in yanına defnedildi.
Zaten Cumhuriyet, Osmanlı tarihinin evriminin ürünüdür, Cumhuriyet de demokrasi ile evrimleşiyor.


                                                                                                  Milliyet-Taha Akyol

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder