19 Ağustos 2012 Pazar

Elif Şafak - Maviler ve Yeşiller


Maviler ve Yeşiller

16 Ağustos 2012 Perşembe, 09:41:46
BUGÜNLERDE Bizans İmparatorluğu ile ilgili kitaplar okuyorum. Vaktiyle nasıldı İstanbul, neler gördü bu koca şehir? Tarih, bilhassa bu toprakların tarihi, ilginç çelişkilerle dolu olduğu kadar düşündürücü, yer yer hüzünlü.
6. yüzyılda, İmparatoriçe Theodora döneminde dünya incisi bu şehrin anlamsız bir kimlik kavgası yüzünden birbirine girdiğini, ikiye ayrıldığını biliyor muydunuz? Bir tarafta Maviler, bir tarafta Yeşiller. İsimlerini Hipodrom'da yapılan yarışlarda farklı takımların kullandığı renklerden almaktalar.
Aralarında derin bir sınıf farkı var. Ve mezhepsel bölünmeler. Maviler üst ve orta sınıf daha ziyade. Yeşiller, alt sınıftan. Ama aynı toplumun çocukları hepsi. Bu basit gerçeği kolaylıkla unutsalar da... Her zaman bir mesafe ve önyargılar olagelmiş iki taraf arasında ancak 6. yüzyıl başlarında giderek şiddetlenmiş bölünme.
En sonunda bir iç savaşa dönüşene kadar. Masum insanların ölümüne, bir kültürün mahvına sebep olan, hiç bitmeyecek gibi görünen ama aniden sona eren gerilimler, kavgalar yaşanmış. Sene 532, Nika isyanında.
Biriken toplumsal gerilim, ufacık bir hadise, bir kibrit ateşiyle alevleniyor. Spor müsabakalarında daha da geriliyor ortam. Günümüz futbol maçlarında yaşanan holiganlığı çağrıştırıyor. Nika isyanları yaklaşık bir hafta sürüyor. Yedi gün boyu dinmeyen bir şiddet ve terör yaşanıyor İstanbul'da.
On binlerce insan ölüyor, sayısız işyeri harap oluyor, en nadide mimari eserler ateşe veriliyor; bulaşıcı bir hastalık gibi yayılıyor öfke, husumet, nefret. Ayasofya'yı parçalıyorlar, ibadet yerlerine saldıracak kadar gözü dönmüş kalabalıklar.
*
Şimdi, bin beş yüz yıl aradan sonra durup da bakınca ne kadar boşuna geliyor. Ne demeye çıkmış tüm bu kavgalar, bunca kan dökülmüş, acı çekilmiş, anlam veremiyoruz. Bugün vardığımız noktada kendimizi çok daha ileride addediyoruz. Lakin bir bin sene daha geçse üzerinden, günümüz Türkiye'sini araştıran biri hakkımızda ne düşünür acaba. Sormaz mı kendi kendine, ne demeye bu kadar bölünmüş aynı toprakların evlatları?
Maviler ve Yeşiller diye kutuplaşmıyoruz bugün belki ama yeni isimler altında eski kardeş kavgalarını sürdürüyoruz. Kürtler ve Türkler, muhafazakârlar ve Kemalistler, filancalar ve falancalar... Günün sonunda, şu yaşadığımız gerilimlerin, en az Maviler-Yeşiller tartışması kadar geçici ve yüzeysel olduğunu anlamamız için bin yıl daha atması mı gerekiyor takvimlerin?
Bizans İstanbul'u kendini mahvetti. Kendi elleriyle yarattığı çatlaklar ve kimlik kavgaları yüzünden yaşadı en büyük sarsıntıyı. Nika isyanlarında kazanan taraf olmadı. Ne Maviler, ne Yeşiller. Kayıp ise herkesin ortak kaybıydı. Eserler yıkıldı, evler yakıldı, insanlar telef oldu, kültür-sanat geriledi. Kan döküldü. Aileler parçalandı. Ve yaşananlar bireylere yaramadığı gibi ülkeye de, toplumun bütününe de yaramadı.
Tarih kitapları, insanlığın geçirdiği evreleri öğrenelim, hatalarından ders çıkaralım diye var. Bugün Türkiye'de mevcut kavga ortamı ve kavgacı söylem, her kesimden insanı yıpratmakta, yormakta. Üslupların yumuşamasına acilen ihtiyaç var. Türk-Kürt kavgasının da, muhafazakâr-Kemalist geriliminin de kimseye bir hayır getirmediği ve getirmeyeceği ortada.
İşin tuhaf yanı ne biliyor musunuz? Lütfen sakin bir gözle bakın renk skalasına; ironik değil mi, birbirine ne kadar yakın renkler aslında mavi ile yeşil!
Aynılıkları farklılıklarından fazla olan iki renk pınarı. 
Elif Şafak-Habertürk  16 Ağustos 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder