ENGİN ARDIÇ 22 Ağustos 2012
Savaşa girerse Türkiye biter
Herkeste gizli bir tedirginlik... Sokakta yolumuzu kesenler yıllar sonra yeniden türediler... Eskiden "abi bu enflasyon ne olacak" ya da "abi bizim maaş farkları ödenecek mi" diye sorarlardı, şimdi "abi, siz gazetecisiniz, bilirsiniz, savaş çıkar mı" diye soruyorlar.Ben de soruya soruyla yanıt veriyorum: "Türkiye-Suriye savaşı mı, İsrail-İran savaşı mı, yoksa Üçüncü Dünya Savaşı mı?"Hani ünlü bilim adamı Eric Hobsbawm birkaç yıl önce demişti ya, "yeni bir dünya savaşı için bütün şartlar oluştu" diye... Öyle ya, 1929 kadar sert olmasa bile yeni bir kapitalizm krizi... Dara düşen ülkelerde yükselen faşizm dalgaları... Gene karmakarışık bir Ortadoğu...
Kimileri "kapitalizmin temeline su kaçtı" diye seviniyorlar ama, büyük çapta bir boğuşmanın "gene" sosyalizm getireceğini sanmak fazla iyimserlik. (Marduk gelince ve de güneş kova burcuna girince "yeni çağın" başlayacağını düşünmek gibi bir şey.)
Ben bir Türkiye-Suriye savaşından korkmuyorum. Esat öyle ya da böyle devrilecek, Muammer'den ya da Hüsnü'den çok daha fazla direndi ama tarihin çöp sepeti kaçınılmaz şekilde onu bekliyor. Türk ordusu Suriye'nin tozunu atar, bu zafer bize birkaç yüz ölü ve enflasyon olarak geri döner, memleketin tadı kaçar ama yıkılmayız.
Fakat bir İsrail-İran savaşı... Bir anda şaka kaka oluverir, kendimizi bir anda bir Amerikan-Rus savaşının içinde ve "taraf tutmakla yükümlü" bulabiliriz.
Internet'te bir aklıevvel "İsrail'in eylül ortalarında İran'ı vuracağını" birtakım ayrıntılı planlarla da destekleyerek ileri sürdü, "bildik geyiktir" diye üzerinde durmadık. Fakat İsrail'in "yetkili ağızları" da ayrıntılı planlar anlatmaya başlayınca, iş "ciddiyet kesbetti"...
İran yetkilileri, "keşke İsrail bize saldırsa" dediler, kapışmak için can atıyorlar. Saldırıya uğrayınca "moral üstünlük" de onlarda sayılacak.
İsrail yetkilileri, "savaşın otuz gün süreceği" tahmininde bile bulunmuşlar. ("En fazla beş yüz Yahudi ölür, bu da makul bir rakamdır" diye sallamışlar. "Amerika'ya danışmadan ve izin almadan saldıralım" diyenler de ağırlık kazanmışlar.)
1914 yılında da öyle sanmışlardı... "En fazla Noel'e kadar sona erer" diyorlardı ağustos ayında, yani savaş 1915 yılına bile sarkmayacaktı... Ancak 1918 yılının kasım ayında bitebildi. Üç imparatorluğu da bitirdi: Almanya, Avusturya ve Osmanlı.
Üçüncü bir dünya savaşının çok kısa süreceği tahminleri yapılmıştır. (Einstein, dördüncüsü için de "taş ve sopalarla yapılır" demişti...) Ya öyle olmazsa?
Ya taraflar, nükleer kapışmanın dünyanın sonunu getireceğini pek iyi bildiklerinden gene "konvansiyonel" silahlarla savaşırlar ve yıllara yayılırsa... Birincisi dört yıl, ikincisi beş buçuk yıl derken, üçüncüsü sekiz yıl, on yıl sürerse?...
Sosyalizm gelir mi bilmem ama Türkiye gider. Bildiğimiz şekliyle Türkiye Cumhuriyeti diye bir şey ayakta kalmaz. On binlerce ölü de cabası. Biz yaşayacağımızı yaşadık, gençlere acırım.
Tarih de bu kumar masasına pey süreni affetmez, Enver'i ve "hempalarını" affetmediğimiz gibi.
Acaba liberal aydınlar, "bize çok acı çektirecek bir altüst oluş" deyimiyle, bir İsrail-İran kapışmasının tetikleyebileceği dünya savaşını mı kastediyorlar, yoksa Türkiye'nin yenilmesi, küçülmesi ve Kürdistan devletinin kurulması gibi "yerel" bir gelişme midir gösterdikleri sopa, ben çözemedim, açık konuşsalar da öğrensek.
Engin Ardıç - Sabah
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder